Son dönem Türk sinemasının başarılı oyuncuları arasında kendine sağlam bir yer edinen Ruhi Sarı, Temmuz 1972'de Trabzon'da dünyaya geldi.
Orta okul ve liseyi İstanbul/Kartal'da okuyan Sarı’nın tiyatroyla tanışması ise lise tiyatrosuyla oldu. Tiyatro serüvenini lise biter bitmez Kartal’da Kartal Lisesi'nden mezun olan gençlerin kurduğu amatör tiyatro topluluğu olan Kartal Sanat Tiyatrosu’nda tiyatro eğitimi başlamış oldu. Yerleşik bir salona geçişle birlikte profesyonel tiyatroyla amatör ruhla işleyen profesyonel bir oluşumun içine girerken 1987 yılından bu yana "Kartal Sanat Tiyatrosu" oyuncusu olan aktör, bu tiyatroda sahnelenen ve aralarında "Ölüler Konuşmak İster"( M.Cevdet Anday ), Beyaz Cehennem (Yaşar Azaz) Bekçi (Muzaffer İzgü) "Abbas Yola Giden" ( Rıfat Ilgaz ) ve "Carrar Ananın Tüfekleri "nın (Brecht) da bulunduğu pek çok başarılı oyunda rol aldı.Sonra Selçuk Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümünü bitirdi.
Göz Rengi Kahverengi olan ve orta derecede İngilizce bilen Ruhi Sarı'nın sinema serüveni, 1995 yılında Tunç Başaran'ın "Sen de Gitme Triandafilis" filmiyle başladı. Filmde Rıfat rolüyle izleyici karşısına çıkan oyuncu, bu filmdeki performansıyla Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde "Yılmaz Güney Genç Yetenek Ödülü"ne, Adana Altın Koza Film Festivalî'nde "Yılmaz Güney Özel Ödülü"ne ve Ankara Film Festivali'nde "Umut Veren Erkek Oyuncu" ödülüne layık görüldü.
1997’de Unutmadım,Yalan gibi Tv dizilerinde yer alırken 1998 yılında Zeki Demirkubuz'un yönettiği " Üçüncü Sayfa "da Meryem karakterini canlandıran Başak Köklükaya ile başrolleri paylaşan Sarı, filmde Beyoğlu'nun eski apartmanlarından birinde parasızlık ve çaresizlik içinde sıkışıp kalmış İsa karakterini canlandırıyordu. Cengiz Sezici, Serdar Orçin gibi isimlerinde yer aldığı Mavi Filmcilik’e ait yapımda Yönetmen-Yapımcı koltuğunda Zeki Demirkubuz, Görüntü Yönetmeni Ali Utku, Kurgu Nevzat Dişiaçık idi . Ruhi Sarı bu filmdeki rolüyle de ÇASOD, Sadri Alışık ve O.M. Aırburnu "En İyi Erkek Oyuncu" ödüllerini aldı.
1999’a gelindiğinde Figüran, Zilyoner gibi dizilerde kendine yer bulan oyuncu 2000 yılında 12 Lejyoner, Şaşıfelek Çıkmazı dizilerinin yanı sıra bugün bğendiğimiz birçok yeteneği vizyonda sergileyen başarılı dizi Yedi Numara’da Satılmış Ballıoğlu rolüyle gönüllere taht kurdu .
1.75 boya ve 60 kiloya sahip Sarı, 2001 yılında gösterime giren Serdar Akar yönetmenliğindeki "Maruf "ta Meltem Cumbul ile başrol oyuncusu olarak yer aldı. Mehmet Selimoviç’in kitabı Alberto Rondalli tarafından Derviş filmi için uyarlanırken İspanyol aktör Antonio Buil Pueyo,Başak Köklükaya,Cezmi Baskın, Menderes Samancılar ile oynarken, dergahta eğitim gören, sürekli herşeyi sorgulayan genç derviş adayı Yusuf'u canlandırdı.
2001 bitmedenYeditepe İstanbul dizisinde Ömer rolünde, 2002’de beğenilen dizi Yarım Elma’da Huşenk
rolüyle oldukça beğenildi .
2002 Şubatında gösterime giren Tayfun Pirselimoğlu'nun yönettiği " Hiçbir Yerde " filminde de Zuhal Olcay'la birlikte kamera karşısına geçen aktör, tiyatro ve sinema çalışmalarının yanı sıra, televizyon dizilerinde de çeşitli roller aldı.
2003’de Sultan Makamı , Bakış dizilerinde ve Seyfi rolünde Haluk Bilginer'li Demet Akbağ'lı Neredesin Firuze filminde, 2004’de Haziran Gecesi dizilerinde, Saçsaça Baş başa dizisinde Kamil, Ruhun Duymaz’da Zarif rolüyle, 2005’de yıllar sonra birbirine kavuşan Alman-Trabzonlu iki kardeşin öyküsünü anlatan Alanya Almanya dizisinde Itır Esen ile birlikte Adem rolüyle, Hırsız Polis, Çarpışma’da Ali rolüyle , AB’nin Yolları Taştan 2006 yılında ise Kuartet ve Ezo Gelin’de izledik Ruhi Sarı'yı...
2007 yılında senaryosu Yavuz Turgul'a Yönetmenliği Ömer Vargı'ya ait, Şener Şen,Kenan İmirzalioğlu,Aslı Tandoğan,İsmail Hacoğlu ile Kabadayı filminde rol aldı.
İnan Temelkuran'ın yazıp yönettiği Made in Europe filminde Ali rolünü oynayan Sarı, her tür role başarıyla uyum sağayan yetenekli bir oyuncu...
RUHİ SARI'dan Sözler :
"Ben hep elimden geldiğince değişmeye, oynadıklarımla tekrara düşmemeye ve farklı karakterlere girmeye çalıştım. Sanırım bunları yaparken de hep iyi yapımların içinde oldum. Bunun avantajları çok tabi… Bir kere hep usta oyuncular ve iyi yönetmenler oldu yanımda. Çalışırken çok şey öğrenme ve kendimi geliştirme şansı elde ettim. Tabi ki iyi yapımların içinde bulunmak sizi sonrasında daha dikkatli adımlar atmaya zorluyor. Bu hem iyi hem de zor bir şey. Çünkü her şeyi beğenmemeye başlıyorsunuz, eğer kötü bir yapıma başladığınızı hissediyorsanız acı çekmeye başlıyorsunuz ki bu bir oyuncu için kötü bir durum."
"Bana bir rol geldiğinde küçük adam, büyük adam gibi bir ayrımım yok. Karakterle kendi bedenimi karıştırabilirsem ya da kendimi ait hissedersem, projede olmak istiyorum. Tüm alt metnini düşünüyorum, içine sadece Ruhi'nin bedenini katıyorum. O yüzden dikkat çekiyor"
"Okulda bitmiyor ki eğitim. Hayatın içinde yaşarken oynadığımız her oyunda, çalıştığımız her sette sürekli yeni bir şeyler öğrenmeye devam ediyoruz. Oyunculuk eğitimi için okul şart değil tabi ki ama bu işi dert edinmek ve her gün üstüne yeni bir şeyler koymak ve etrafınızda olup bitenlere sürekli ilgili olmak zorundasınız. Yani tabi ki eğitim şart, nerde nasıl olursa olsun gelişmek şart"



0 yorum:
Yorum Gönder